“`html
T24 Haber Merkezi
Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan, Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin memnu haklarının iadesi konusundaki kararının Yargıtay tarafından iptal edilmesi üzerine tepki gösterdi. Zeydan, ‘‘Bu durum, yargıyı bir araç olarak kullanarak bir tuzak oluşturmaktır. Bu, halkın iradesine saldırı niteliğindedir. Demokrasiye, hukuka ve adalete yönelik bir müdahale söz konusudur’‘ ifadelerini kullandı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Abdullah Zeydan hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen yasaklı hakların iadesine ilişkin kararın usulsüz olduğu gerekçesiyle iptaline hükmetti. Daire, dosyanın yeniden incelenmek üzere Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini kararlaştırdı.
Abdullah Zeydan, konu hakkında yaptığı açıklamalarda, şunları kaydetti:
”Halkın seçme ve seçilme haklarına yönelik bir saldırı söz konusu, hukukun, adaletin ve demokrasinin hiçe sayıldığı bir karar var burada. Bunu nasıl biliyoruz? Çünkü bu karar, bize ve avukatlarımıza henüz tebliğ edilmeden, yandaş medyada geniş bir şekilde yayımlandı. Bizim UYAP ve e-devlet sistemlerimize henüz işlenmemiş olmasına rağmen, bu tür bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Seçme ve seçilme haklarımızı, bu ülkenin mahkemelerinden almış ve kesinleşmiş bir karara dayanarak, başvuruda bulunduk. Van İl Seçim Kurulu da halkın yanında olduğumuzu belirtti ve bizlere oy verme sürecinde engel olmadığını duyurdu,’’ diye konuştu.
“Bu, yargıyı kullanarak bir tuzak oluşturmaktır”
Abdullah Zeydan, AKP’nin kayyım düzenine yönelik eleştirilerini de dile getirerek, “Hırsızlık ve yolsuzluk düzenine karşı çıkışımızın kabul edilmediğine dair yüksek sesle ifade ettim. O süreçte, AKP’nin girişimleriyle birlikte, geçerli memnu haklarının iptaline yönelik bir müdahale yapıldı. Yargıyı bir sopa gibi kullanarak halkın iradesine müdahalede bulunmakta ve bu durum demokrasi, hukukun ve adaletin ihlaline neden olmaktadır. Hükümetimizin bu konuda halkımızı sahiplenmesi ve direniş gösterenlerin yanında olması, bizlere büyük bir destek sağladı ve Yüksek Seçim Kurulu bu yanlış kararı geri çevirdi,” şeklinde değerlendirdi.
“2019 yılında benzer emsal kararlar mevcut”
“Yargıtay bu kararında, kanun yararına bir karar verdiğinde, kendi 3. Ceza Dairesi’nin 2019 yılında verdiği emsal kararı göz önünde bulundurması gerekiyordu. Bu karar, sanık aleyhine olmaması gerektiğini de vurgulayan bir önermedir. Yargıtay kararlarının önceki uygulamalarında da bu madde kullanılıyordu; ancak mevcut durumda bunun uygulanmadığı aşikârdır. Bu durum, yargı alanında bir kişisel talimatın devreye girmesinin göstergesi olup, siyasi bir süreç olarak değerlendirilmelidir. Bizler bu karara karşı dimdik durarak halkımızın iradesini koruma sözü veriyoruz,” dedi.
“Sekiz aydır Van belediyeleri halkın hizmetinde ve bu süreçte kaynakları halkımızın refahı için kullanmamız herkese örnek olmuştur,” dedi.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) benim durumumla ilgili birçok ihlal kararı vermiştir. Kendi siyasi nedenlerle tutuklanmamın, yürütülen yargılamaların da siyasi astreltlerin etkisi altında kaldığına dair çok ciddi kararlar alınmıştır. Anayasanın 90. maddesi gereğince AİHM kararlarının bağlayıcı olduğu unutulmamalıdır. Biz bu konudaki belgelerimizi hem yerel hem de Yargıtay’a sunmamıza rağmen, görünüşte bu kararlar yok sayılmıştır. Bu durum dahi süreçlerin adaletli olmadığının bir göstergesidir. Ancak biz halkımıza güveniyoruz ve onların iradesine sahip çıkacaklarına inanıyoruz. Adalet yerini bulana dek demokratik tepkimizi sürdüreceğiz,” diye ekledi.
“Halkın iradesini ve onurunu büyük bir gururla savunmaya devam edeceğiz”
“Mazbatanın bizden alınıp, Van halkının haklarıyla kazandığı mazbatanın başka bir partiye verilmesine asla rıza göstermeyeceğiz. Van halkı da bu durumu kabul etmeyecektir. Mazbata, halkımızındır. Eğer biz bu halka layık hizmetler sunamamışsak, halkımız sandıkta bizden bunun hesabını sorar,” diyerek sözlerini tamamladı.
“Türkiye’nin ihtiyacı kayyım değil, toplumsal barıştır”
MHP Lideri Bahçeli ve hükümetteki bazı isimlerin toplumsal barış çağrıları önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak, bu çağrılar, kayyım ve irade gaspıyla bir arada olamaz. Yargı yoluyla halkın seçme ve seçilme hakkını gasp etme girişimlerine son verilmelidir. Toplumda barış sağlanması için her bireyin empati kurması ve birbirleriyle kucaklaşması, hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması gerekmektedir. Adaletin, hukukun ve demokrasinin işlevselliği, herkes için yarar sağlayacaktır. Bu bağlamda, kayyım ve irade gaspı gibi uygulamalara son verilmesi gerektiği ortadadır,” şeklinde görüş belirtti.
“`